Tanzimattan Bu Yana Rayına Oturmayan Tek Şey

İbrahim Ethem Güney
2 min readMay 25, 2021

Onlarca yıldır yapboz edasıyla sürekli içeriğine ideoloji sıkıştırılmaya çalışılan ülkenin en önemli sorunlarından biri olan Eğitim’in bir balans ayarına ihtiyaç duyduğu su götürmez bir gerçek. Sorunun temelinde öğretmenin eğitimi problemi yattığı bariz şekilde belli oluyor. Deneyimsiz öğretmenin takıldığı ilk noktada ki sözü “Bize okulda bu ve buna benzer bir şey öğretmediler” demesi ile bunun ne kadar önemli bir sorun olduğu tescillenmiş oluyor. Ayrıca MEB; öğretmenlerini hizmet içerisinde yetiştirmede başarılı olmadığı da bilindiğine göre bu metodu neden hala devam ettirmekte?

Türkiye’de siyaset yapanların, öğretmen niteliğinin artırılması yönünde ciddi bir çabalarının olmadığı da bilinmektedir. Mevcut öğretmen yetiştirme politikamızda somut uygulanabilir bir gelişme olmadığını da hayretle izlemekteyiz. İlginçtir ki görevde bulunan öğretmenler kenarından da olsa belli bir görüşte siyaset yaptıklarında terfi ile ödüllendirilmekte. Eğitim ilke olmaktan çıkıp endüstriye doğru evrilmekte.

Şimdi bu sürekli değişen, rayına oturmayan sistemin içinde yetişen öğrencileri kısım kısım inceleyelim.

Fen liseleri veya şimdi nitelikli diye adlandırılan Anadolu liselerinde okuyan öğrenciler içerisinde köy, belde ve ilçelerdeki okullarından gelenlerin sayısı yok denilecek kadar azdır. Bu okullara gidenlerin % 95’i merkezi ortaokulların ilgili aile çocukları ve özel öğretmen/kurs destekli aile çocuklarıdır. İlköğretim öğrencileri içerisinde büyük çoğunluğu, belde, köy ve ilçelerdeki okullarda okuyanların yüksek öğretime gitme şansları çok azalmaktadır.

Devletin tüm vatandaşlarını yüksek öğrenimli yapma zorunluluğu yoktur. Ancak yüksek öğrenim hayaliyle emek harcayan büyük halk topluluğunun çocukları, bu gerçekleri bilmediklerinden, birer figürandırlar. Oysa Milli Devlet, başarılı ve zeki çocuklara imkanlar sağlayarak, onlara yüksek öğretime gitme şansı tanımalıdır. Gelişmiş tüm ülkeler, gelişmişliğini genel nüfusun %5 ‘ini oluşturan zeki(dahi) kişilere borçludurlar. Ülkemizdeki eğitilmiş insan gücünün, sadece orta ve üst gelir grubuna sahip ilgili aile çocukları ile sınırlı bırakılması, en büyük talihsizliktir. Ayrıca talihsizlikten öte geleceğimize ihanettir.

Bugünkü birçok politikacının, akademisyenin küçük yerleşim yerlerinden gelmelerine rağmen; okudukları kendi köylerinde veya mahallelerinde hiçbir öğrencinin yüksek öğrenime gitmediklerini bilmemeleri mümkün müdür?.

Hedefimiz; köy ve ilçelerdeki okulları, üst gelir grubu veya alakalı ailelerin çocuklarının yönlendirildiği seçilmiş okulların düzeyine çıkarmak olmalıdır. Böylece tüm öğrencilerimize imkan ve fırsat eşitliği sağlamış oluruz. Bunun için de olumsuzluklara neden olan faktörleri ortadan kaldırmamız gerekmektedir.

--

--

İbrahim Ethem Güney

Hayalleriyle yaşayan, yetkin olmaya çalışan, Mühendislik, Girişimcilik arasında hayata tutunmaya gayret gösteren bir genç.